27 Mart 2024 Çarşamba

Maceranın ikinci haftası: Huacachina

  Dönüp bakınca "vay be" dedirten bir haftandan sonra, o zaman buna devam ediyoruz peki ama nasıl sorusu vardı kafamızda. Yeni yıl geliyordu, masraflar beklediğimizin çok üstünde seyrediyordu ama içimizdeki o ses "devam edin" demeye devam edıyordu. Yeni yılı plajda çadırda karşılamaya karar verdik. Havai fişeklerin eşliğinde, uyuyan bebemizin yanıbaşında, sabaha kadar içen ve dans eden insanların arasında, bebe ile acaba kamp yapılır mı düşünceleri eşliğinde hoş geldi yeni yıl.





 Bir adım sonrası için hazırdık artık. Arabamızı yükledik ve çıktık Perunun ünlü vahasına doğru. Normalde gidip Huacachina da kalın demem hiç bir turiste ama küçük bebek ile keyifli vakit geçirilebilecek, keyifli bir kaçamak oldu benim için. Vahayı, gölün çevresini kendi evimizin bahçesi imiş gibi kullandığımız, gece yarısı yürüyüşleri, kumdan kaleler yaparak geçirilen saatler, bir moto taxi ile ulaşılan müze ver geri kalan şehirli gerçeklikler ile keyifli bir tercih oldu.

 Mavinin müzedeki heykellere ilgi duyması, Limada iken müzeye gitmeye vakit bulamayan ben için "doğru yoldasın Burcu" mesajı gibi oldu. Elbetteki daha çok vakit çiş ve yemek molalarına verildi ama olsun.



 Kaldığımız otel apart gibi idi. Kendi ocağımız ile yemeklerimizi pişirip, kahvemizi keyifle içmiş olsak da, vahanın sinekleri ve çalışma ve yaşama alanının ortak olması biraz zorladı. Koanaklama seçeneklerimizi değerlendirirken daha çok kriterimiz olması gerektiğini göstermiş oldu. Değdi mi, kesinlikle evet.

4 Mart 2024 Pazartesi

Paracas: Maceranin Ilk Duragi

 

Selamlar,

İlk haftanın sonuna kadar beklemek zor oldu bu yazıyı yazmak için. Ama ilk günlerin yoğun duyguları arasında, bende kalanları beklemeye karar verdim. Keyifli, öğretici bir ilk hafta oldu diyebilirim.



Yola çıkışımız Noel bayramına denk geleceği için biraz endişeli idim konaklama bulma konusunda, bu sebeple bu tarihlerde bildiğimiz bir yerde olma taraftarı olduk. Aslında daha erken yola çıkarız önceki bir kaç tanımak istedğimiz noktayı daha görürüz diyorduk ama olmadı. Hatta yola çıkış gününde bile bitmeyen evi kapatma işleri arasında 10 saat gecikmeli çıkabildik yola. Bizi 3 buçuk saatlik bir yol bekliyordu. 20 aylık bebe ile kısa değil ama çok da uzun olmayan bir yol, ancak arabamızın (bütün ileriye dönük bakımları dahi yapılmış arabadan bahsediyoruz) bizi yolda bırakması ile gecenin 2sinde otobanda varacağımız yere 20 dk uzaklıkta, yolda kaldık. Aradığımız çekiciler ya Lima dan ya da Ica dan gelecekti, 2 veya 3 saat yoldan yani, o da belki sabaha çıkarlar ancak denilerek, bu sebeple çözümü kendi kendimize arayıp bulduk. Arabayı 500 metre ilerideki  yerleşim yerine (şansımıza arabanın kendini komple kapattığı yere yakın bir yerleşim vardı, bir kaç km önce olsaydı böyle bir şansımız olmazdı) kadar ittik. İlk bulduğumuz konaklama yerine girdik ve uyuyup, sorunları sabaha sağlam kafa ile çözmeye karar verdik. Bu süreçte 20 aylık Mavi inanilmaz bir dayanıklılık gösterdi ve bizim hareketlerimize uyanmış olmasına rağmen (ilk defa ekranların desteğine başvurmuş olsak da) sakince bekledi ve sonrasında birbirimize sarılıp uyuduk 😊



Gezinin birinci gününü aslında o uyandığımız sabah olarak hesaplıyorum, çünkü gece yarısı başlamış olmak çok da manalı gelmiyor bana, bu sebeple gezinin 1. gününe uyandığımızda, Lima daki mekanikçimizin telefon desteği ile arabayı çalıştırmayı başardık ve ilk varış noktamıza doğru yola çıktık, ancak 5 dakika mesafede tekrar kapandı. Bu sefer bir araçtan yardım isteyip bizi varış noktamıza kadar götürmesini rica ettik.

İlk konaklama için hostel denemek istiyordum. Hem özel zamanlarda (bayram, yeni yıl gibi hazırladıkları aktivitelerin olması, hem de mutfak ve ortak alan gibi Mavi ile ihtiyaç duyacağımız alanlarının olmasından kaynaklı), neyse ki ilk başta deneme yapmayı istemişiz çünkü hostellere 18 yaş altının alınmadığını öğrendim. Biraz çeliskili bir bilgilendirme oldu bu çünkü bir çok gezginden bildiğim üzere, benim gibi düşünen bir çok aile hostellerde konaklıyor ama bana verilen bu bilgi, geziyi hosteller ve couch surfing üzerine planlayan ben için, üzücü bir haber oldu.

Uykusuz, problemlerle dolu bir doğumgünü sabahında herşeyi durdurup, keyifli bir kahvaltı yapıp güne başlama kararı aldık. Deniz kenarında güzel görünen bir mekana oturduk, kahvemizi ve kahvaltımızı istedik. Deniz havası, Lima’nın grisinden sonra içimize işleyen güneş güzel bir başlangıca mesaj veriyordu. Herşeyin ters olduğunu görüyor ama böyle hissetmiyorduk.

Kahvaltıdan sonra biraz kendimi toparlayıp daha önce iletişime geçtiğim bölgedeki couchsurfinglere yazmaya başladım, oradan konaklama için olmasa da genel bilgilendirme ve destek almış olmak biraz rahatlattı. Sonra kumsalın tadını çıkardık ailecek ve kendimize konaklayacak bir yer aramaya başladım. Noel in burada aile ile geçirilen bir bayram olması sebebiyle, henüz otellerin dolu olmadığını, asıl yogunluğun yılbaşı haftasonusu olacağını öğrendim. Temiz, sakin bir aile yerine giriş yaptık ve dinlenerek yenilendik.



Noel akşamı için yine de ilk düşündüğüm hostelde bir yemeğe katıldık. Neden hostelleri sevdiğimi bir kez daha göstermiş oldu bana ve bu bebekle hostele gitme işini nasıl çözerim diye düşündürmeye başladı beni. Keyifli sohbetler, idare eder yemekler, Meksikalı ve İspanyol gezginler ile sohbet dolu bu akşamın ardından, gece 12 yi bekleyemeden gidip uyuduk. Teknik olarak zorlu ama içimizin kıpır kıpır oldugu bir ilk gündü. Kelebeğin kozadan çıkarkenki zehrini atmasi gibi bir zorluklar zinciri icinde oldugumuzu, ama bunu da atlattik, geri donmek icin bir sebep degil modunda idik. Yani hersey havlu attirmak icin idealdi de, bizim oyle bir niyetimiz yoktu.

Sonraki gunler ilk gune oranla cok daha akici gecti. Mavi yazlik bir koyde oldugunu hissetti ve ona gore uyum sagladi. Her gun ve her gece denize gitmeyi isteyerek uyuyup uyandi, kumdan kaleler yapti, plaj arkadasliklari edindi, oteldeki kedilerle ve kopeklerle oynadi, park istedi ve neyse ki bulduk, kendi mahallemizdeki kadar guzel olmasa da parkta oynadi. Tanistigimiz her insandan birseyler ogrendi. 1 hafta icinde inanilmaz oranda yeni kelimelerle iletisim kurmaya basladi. 1 valiz kitap, oyuncak ve etkinlik malzemesi getirmis olmak ile gurur duydum cunku kitaplari, boyalari ve oyuncaklari en stresi anlarda onun yakin arkadasi, bizim iletisim kanalimiz oldu.

 


 

 

Notlar:

4. gun mavi bezini birakmaya karar verdi

Felix toplantisini Mavi ile yapabildi

Ilk couch surfing baglantimizi kurduk, evinde yemek pisirdik

Arabanin arkadsinda yemek pisirdik

Deniz kenarinda aksam yemegimizi yedik, kahvaltimizi ettik.

13 Şubat 2024 Salı

Renklerin Pesinde 2. Sezon 0. Bolum!

 Biz bir maceraya adim attik!



ilk fikir ciktigindaki sebeplerimiz ile bugunkuler belki de ayni degildir, ama kalbimizin sesi bunun bize en cok uyan secenek oldugunu soyleyip durdu bize. 

nasil aldik bu karari, bir kahve sohbetinde (ya da tartirmasinda belki de), o anki sorunlarimizin buyuk kisminin bir yerde yerlesik yasamaktan kaynaklandigina inandigimiz, kizimizin daha fazlasina ihtiyaci var derken, o daha fazlanin aslinda materyal birseyler olmadigini farkettigimiz, ama fazlasini vermemiz gerektigini gordugumuz bir anda basladi. cocuklar cok guzel referans oluyorlar bize hayatimizda, onu gordukce kendi eksiklerimizi, kendimizi yenilemek ve beslemek icin yapmamiz gerekenleri daha net gorur olduk ve evimizi kapatip, bir sure gocebe gezginler olarak yasamaya karar verdik. 

Biz: kendim, esim ve kizimdan olusan, biraz catlak ama bir o kadar da mantikli, gelecegimizin daha oze donus ile mutlulukla dolacagina inanan doga sever bir aileyiz. 

dogumgunumuzden 1 gun once ciktik yola ve 34 ve 41 yaslarimiza bu maceranin gumbur gumbur dertleri ve heyecanlari ile baslayan gununde girmis olduk. yanimizda 20 aylik kizimiz ile ne kadar da dogru bir karar diye basladik. sanki yola cikana kadar uzerimizde gezinen gri bulutlar (belki de Lima nin grisiydi sadece) bir anda dagildi. gozlerimiz daha heyecanla bakar oldu. Endiselerimiz yok mu, tabi ki de var, ama beklentimiz hissel bir amactan ote degil su dakikada. 

cok duygusaldi, milim milim tasarladigimiz baktigimiz evimize veda ederken, anahtarlari emlakciya teslim edip, kapiyi kapatirken, gozler bugulu, zihin binbir soru ile dolu idi, ama ne zaman ki yollarin ruzgari taradi saclarimizi, her nefeste ozgurlestik sanki. 

maceramizin baslangici boyle oldu bakalim gelecek haftalarda bizi neler bekliyor.

RENKLERIN PESINDE 1. SEZON SONU

 Yıllar önce gerçekleştirdiğim bu 6 aylık maceranın yazılarını tamamlayamadım bir çok sebeple. Defalarca açtım blogu, yazdım bazı yazılar ama bir türlü tamam edip paylaşamadım. Geçenlerde bir arkadaşımın kitabını okurken, verdiği linkler ile yazdığı bloglara eriştim ve bloglar da uzun bir sure once görevini tamamlamıştı ve kapanış yazılarını okuyunca çok tamamlanmış hissettirdi bana. Bu blogun ya da daha doğrusu bu seyahatin de tamam hissi için bir kapanış yazısına ihtiyacı olduğuna kanaat getirerek yazıyorum bu yazıyı. 



Evet bundan 7 sene önce 6 aylık bir güney amerika macerasına çıktım. Kız başıma, kendi kazandığım para ile, onca endişe ve korku ile çevrilmiş, bir o kadar destek ve sevgi ile harmanlanmış bir şekilde. Yola çıkarken ki ana motivasyonum, "Arjantin vatandaşıyım" derken dilini, kültürünü bilmediğim için yaşadığım utanma hissini ortadan kaldırmaktı. Bundan cok çok daha fazlası ile döndüm ülkeme diyebilirim gönül rahatlığı ile. 6 ayda 7 ülke gezdim. Güney Amerika'nın ispanyolca konuşulan ülkelerinin neredeyse hepsini gezdim (Venezuela haric) ve Ant kültürünü takip edip tamamladım diyebilirim. Hiç bir zaman tam olması için yeterli olmayacaktır, ama benim beklentilerimin içerisinde yeterince tam oldu diyebilirim. 

Gezimin en içten özetini aslında dönüş yolunda yaptığım paylaşımda göstermiş oldum. Aynen kopyalıyorum:

"6 aylık maceramın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Bundan tam 6 ay önce binbir deli fikir ile çıktığım yolculuktan beklentilerimin çok daha ötesine kavuşmuş ve çok daha fazlasını ister halde dönüyorum :) Türlü korkularıma ve yaratılan engellere rağmen içimdeki sese güvenerek çıktım ben bu yola.. Fikrimin ilk günlerinden beri beni destekleyen, Korkularımın ya da diretilenlerin bana engel olmasına izin vermeyen tüm sevenlerime teşekkürü borç bilirim.


Bi araba parası harcadığımı düşünenlere yanıldıklarını söyleyerek ;
uzaktan görülen şeylerin aslında gerçeği pek de yansıtmadığını;
gezmenin aman aman bir para gerektirmediğini,
Kötü insanların uzaklarda, yan komşunuz olma ihtimalinden daha yüksek bir ihtimalle var olmadıklarını,
iyi insanların her yerde karşınıza çıkacağını,
Farklı kültürlerin size bambaşka bir bakış açısı kazandıracağını,
yolda olmanın kendinizi tanımak için harika bir fırsat olduğunu,
iyi yaşamak için aslında ne kadar az şeye ihtiyacımız olduğunu,
yaşadığımız yerin değerini bilmemiz gerektiğini,
doğanın ne kadar verici olduğunu,
korumamız gereken yegane şeyin dünya olduğunu söylemek isterim.. Bir çok yeni insan tanıdım. Harika arkadaşlıklar edindim ve tabi ki de hiç beklemediğim hiç planlamadığım bir mutlulukla -aşkla- dönüyorum Memleketime.
Ben bugün 6 aylık bir maceraya nokta koyuyorum diyecektim aslında yazının başında ama sonra farkettim ki içime kaçan 'renklerin peşinden gitme aşkı ' tahminimce bir ömür benimle olacak ve asıl macera şimdi başlıyor :) Topuklu ayakkabılarıma ve 9 çeşidin dışındaki kıyafet dolabıma kavuşmanın heyecanı içerisindeyim 😂 ve elbetteki basit kahve sohbetlerinin.. ayran ve mantıyı da unutmamak gerekir 😂😂"

peki bu 6 ayda rotam nasıldı diye özetleyecek olursam:
ilk adımın ülkeden çıkmak olduğuna karar verdiğim (kardeşimin desteği sağolsun) icin gidis donus biletimi guvenli bolge kabul ettigim, aile evimin oldugu Buenos Aires/ Arjantin den almistim. dayim sagolsun ilk basta beni ispanyolca ile biraz hasir nesir ettirip, Buenos aires te hafif bir turistik havada takilmami desteklemis oldu. sonra ayni enerji ile mevsimden de faydalanarak Uruguay a gecis yaptim. sonra guneye dogru inisim basladi, puerto madryn (Atlas Okyanusu sahili keyfi),  Ushuaya (Jules Vern ile unlu olan dunyanin sonu), oradan Sili nin Punta Arenas sehri (penguenlerle tanisma), Puerto Natales (torres del paine milli parkinda 4 gunluk sirt cantali, cadirli, kampli trekking), oradan tekrar Arjantin El Calafate (perito moreno buzulu), El Chalten (Fitz Roy dagi), sonrasinda hayatimin en cilgin yolculugu olan 1700km lik otostop macerasi ile Sili nin Puerto Varas sehrine varis, sonrasinda otostop cektigimiz kamyon ile Sili nin baskenti Santiago (ilk defa buarada yasanir hissiyatinin geldigi yer), Valparaiso ve Maipo bolgesi ziyareti uzerine tekrardan Arjantin (Patagonia denilen bolge SIli ve Arjantin arasinda mekik dokumayi gerekli kiliyordu) bu sefer Mendoza ya giris (sarap ve doga aktiviteleri keyfi), Salta (buyuk aile ile vakit gecirmece), Jujuy, Tilcara, Humauaca ziyaretleri sonrasi Sili nin Atacama Colu ne gecis, San Pedro de Atacama (baktigimiz yildizlarin ve gokyuzunun ayni olmadigini kesfetme), sonrasinda Bolivya ya gecis (Uyunu Tuz golunu ziyaret), La Paz (Olum yolunda hayatimin aski ile tanismam), Rurrenebaque (amazonlarla tanisma, maymunlarin cigliklarinin gune baslama alarmi yerine gecmesi), Copacabana ile Titicaca Golunun enerjisi ile tanisma, sonrasinda Peru ya gecis, Puno (yuzen adalardaki yasami gorme), Cusco (dogasi keyifli, bana sundugu ask ile daha da guzel olan inka sehri ve tabi ki de Machi Pichu ziyareti), Lima (ozetle baskent ve Pisco Sour) , Trujillo (ters piramit gunes ve ay tapnaklari hayranligi ile chan chan kulturu ile tanisma), Huanchaco (ilk sorf deneyimi ve ilk kez Pasifik sularinda yuzme), Tumbes (nehir ile okyanus nasil birbirine karismadan birlesirler gorme saskinligi), oradan Ekvator, Montañita (latin danslari gecesi ve guzel dans eden bir partner bulup dalgalarin ve gecelerin tadini cikarma), Quito (yol arkadasim ile yeniden bulusma, Calentito ickisi), Galapagos adasi (Darwin adasini bir ben bilmiyormusum aydinlanmasini yasama, harika sularda yuzme), Los Baños (termal sularin ve unlu sonsuza sallanan salincakta foto), oradan Kolombiya, Cali de sabahin 7sinde baslayan salsa muzikleri ve dans eden insanlar, Medellin (butun gezi icinde beni en cok dumura ugratan sehir, sanatin ve modernin en cok goruldugu guney amerika sehri), Cartegena (rengarenk ve herkesin askim diye hitap etmesinden saskina donmus Burcu- Karayip sulari ile tanisma) ve gezi noktasi olarak son nokta olan Bogota (bir altin muzesi bu kadar mi guzel olur dedirtti). Bogotadan sonra suandaki mustakbel esimin ailesi ile tanismaya Peru Ayacucho ya, oradan aile yanina Arjantin Saltaya donus, mini bir turistik ve evrak isleri ziyareti olarak Cordoba ve son olarak mini bir turistik gezi ile Buenos Aires ve Istanbula donus. 

bir cok kisi en cok nereyi begendin diye sordu donunce, bu soruya hep coklu cevap verdim, 1 tane en cok begendigim yer olmadi, ama gezinin bende en cok iz birakan noktalarindan soyle bahsedebilirim:

La Paz, Bolivya: hic yerel ile modernin bu kadar ic ice oldugu baska bir buyuk sehir gormedim hayatimda, mesela bizde koyden sehre gelen insanin bile bir uyum saglama cabasi vardir ya, La Paz da olduklari gibi kabul goruyorlar. evinde kaldigim arkadasim bir fotograf gosterdi, kendisi baskentteki buyuk bir bankada calisiyor ve fotograf bankada vezneye gelmis, tamamen yerel giysiler giyen, sirtinda yeni dogmus lamasini tasiyan, parasi ile ilgili islem yapan bir kadina aitti. bu kultur harmaninin ben mumkun oldugunu hayal edemezdim. 

San Pedro de Atacama, Sili: hani bir soz vardir ya, ayni gokyuzune bakiyoruz diye o oyle degilmis, buarada gokyuzu cok ama cok baska, mesela biz gokyuzu haritasinda yildizlara gore sekiller kuruyoruz ya, onlar arada kalan bosluklara gore haritalar yapiyorlar. 

Galapagos, Ekvator: ben bu dev kaplumbagalarin gercek olduklarini bilmiyordum! penguenlerin ekvator cizgisi uzerinde yasabildiklerini de, ya da kopek baliklarinin surusunun uyudugu bir magaranin icine snorkel ile yuzulebildigini de!

Medellin, Kolombiya: bir sehrin tamami bu kadar modern ve bu kadar sanat eseri gibi olabilir mi dedirtti bana. sadece sokaklarinda gezsem, her bir binasina hayranlikla bakarak gunu bitiremezdim... 

Mendoza, Arjantin: bu kadar ucuza bu kadar guzel yenip icilir mi yahu dedirten bir bolge. 

Tiwanacu, Binlerce yil once nasil bu kadar harika bir tas isciligi olabilir, tonlarca agirliktaki dev tas kutlesi, nasil tasinidiniz yahu, nasil mukemmel bir isciliktir bu!

Amazonlar, hayvanat bahcesi gezmek ve gezdirmek yerine keske herkes ailesi ile cocuklari ile bu doga harikasi yerlere gelme imkani bulabilse!

ve daha bircoklari...  burada bir kac "en" gordugum yerden bahsetmeye calistim. ama icimde bana kalan cokca sey var... bir nazar duasi ile bir cocugun dogumuna sebep olunabilirmis mesela, ya da en kalboldugun yerde kendini bulabilirmis insan, bazi sozler agizdan cikar da sonra kendi sozune sasirip kalirmissin, gezmek de yorarmis, diger ucta da bulunurmus guven... 

yeni beni cok sevdim ben bu gezi sonrasi. bu kadar degistigimi o vakit anlayamamistim bence ama simdi geri donup bakinca tam bir oncesi ve sonrasi olmus benim icin diyorum. iyi ki boyle bir karar vermisim, iyi ki boyle bir deneyim yasamisim, iyi ki tek basima seyahate cikmisim, iyi ki ev almak yerine parami kendime yatirmisim, iyi ki korkularima  ragmen ilerlemisim, iyi ki guvenisim, iyi ki yemisim, iyi ki sevmisim :)

renklerin pesinden gitme aski icimde hic sonmeyecek gibi... bu baslangic icin kendime tesekkur ederim.