2 Nisan 2016 Cumartesi

Arjantin / Sevimli Bir Sahil Kasabası Puerto Piramides

Peninsula yarım adası gezimizin son kısmı yarımadanın kara ile birleştiği dar boğazın güney ucunda yer alan mini kasabası idi. Buenos airesteyken burası ile ilgili güzel şeyler duyduğumdan görmek istediğim yerlerden biriydi ve turun içinde yer aldığını öğrenince çok mutlu olmuştum :)

Puerto Pramides

Kesinlikle görmen lazım dedikleri halde fotograflardan neyi göreceğimi anlayamadığım sevgili şehir, tepeden '' cidden nesi var ki buranın'' diye oluşan düşüncemi yenilettirdi... Ta ki şehrin içine girinceye kadar.. Rehberimiz mini bir tur ile başladı tanıtmaya. Tek bir ana cadde (sokak demek daha doğru olur belki ama) üzerine kurulmuş olan kasaba, balina izleme turlarının asıl çıkış noktası olarak kabul ediliyor.

Puerto Piramides e Tepeden Bakış

Eskiden Puerto Madryn den 3 kat kadar büyük bir liman kentiymiş. Bu bölgeden Buenos Aires  e gemilerle ''tuz'' taşınırmış. Deniz tuzu önemini kaybedince, bu liman da önemi kaybetmiş ve aynı dönemde alüminyum fabrikasının Puerto Madryn limanını canlandırmasıyla birlikte, bu kasaba minik bir balıkçı kasabası halini almış. Daha sonra balina izleme turlarının bu limanı tercih etmesi ile birlikte, dalış turizminin de gelişmesi kasabaya yeni bir amaç vermiş ve o günden itibaren günümüze kadar canlanmaya devam etmekte..
Adım başı bir dalış kulübüne rastlayabileceğiniz kasaba, şirin konaklama yerleri ve mini kafe - restoranlarıyla daha ilk saniyeden kalbimizi çaldı.. Hele ki sahile doğru ilerlediğimizde, öğle yemeği mekanı ve türlü çayları olan rengarenk kafeye geldiğimizde burada kalmalıyız diye sayıklamaya başladık Arjantinli yol arkadaşımla.

Puerto Piramides Kumsalları

Kafeteryasında mini bir öğle yemeği/kahvesi molası verdikten sonra kendimi sahilin incecik kumlarına bıraktım ve içimde bikinim olmalıydı şimdi diyerek sahil boyunca ayakkabılarımı elime alıp güzel bir yürüyüş yaptım. Islak kumların genişçe bir alanda bulunması sahil sanatçılarının (çocuklar ve özenen anne babalarından bahsediyorum tabi ki de) çalışma sahası haline gelmişti :) Kıskandım ve ben de birşeyler çizip kendimce eğlendim :)

Kayalık Değil, Midye Fosilleri ile Sıkışmış Kumluk Tepeler ve Suyun Mükemmel Berraklığı


Bu yarımadanın bir başka özelliği ise, midye fosilleri ile dolu olması. Bölge çoğunlukla kumdan oluşmakta ve tepelerde kesit alınmış gibi görünüyor. Tabi ki bu benim aklıma sevgili üst katarında bolca deniz kumu kullanılmış güçlendirme projesi şantiyemi hatırlattı :) Beton değil de doğal kumların içerisinde bu fosillerin görülmesi ise hoş bir görüntü oluşturuyor. Normalde midye koleksiyonu yapanlara bir uyarı! Fosilleri toplamak yasak.. Nasıl kontrol ettiklerini ve başardıklarını bilmiyorum ama öyle bir kuralları var :) (tamam zaten kalıplaşmış yerlerdekileri toplamak mümkün değil ama bazı yerlerde daha çok kumlaşmış kısımlar da mevcut.. Benim için onları görmek toplamaktan daha keyifliydi o yüzden sevgili çöpçü ben bile hatıralık almadım ordan :))

Fosilleşmiş Midye Kabuklu Zemin


Yarımada gezimizi sonlandırırken, bir gün bu kasabaya sadece bu kasabada geçirilebilecek 1 haftalık tatil için gelebileceğimi beynimin bir köşesine not alıp, yorgunluğun beni ele geçirmesine izin verdim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder