Punto Del Este
Plata nehrinin sonu Playa Manza |
Hem vakit kaybetmemek hem de çarşıya ve plajlara yakın olmak için en yakındaki hostele giriş yaptım. Yatağıma dolabıma yerleşip hemen bikinilerimi giyip plaja gitmek için hazırlandım. Hosteldekilerin önerisiyle akşam güneşin batışının keyifle izlenebileceği nehir tarafındaki plajlara gittim. Plajlarının çokça dalgalı olduğunu bildiğim güney amerika ülkeleri içerisinde bu plajın bu kadar durgun sularının olması beni ne kadar şaşırttı tahmin edemezsiniz (hoş bu durum o anlıkmış ama olsun). Durgun suları sebebiyle daha çok çocuklu ailelerin tercih ettiği plajlar çok kalabalık olmamakla birlikte hatrı sayılır miktarda insanla doluydu. Sezonun neredeyse bitmekte olduğu bir dönem olduğu için bu kadar insan görmeyi beklemiyordum (haftasonu olunca insanların daha ne kadar artabileceğini görecekmişim ama olsun...). Akşam olduğu için artık pek de kızgın olmayan kumların üzerinde biraz keyif yaptıktan sonra, kendimi Punto del Este de Plata nehrinin berrak ve serin sularına bıraktım :)
Keyifli bir plaj modu üzerine, hostele gelip duşumu alıp şehrin merkezini gezmeye çıktım. Turist bilgilendirme ofisinden aldığım haritayı ve tavsiyeler ile önce dükkanlar ve restoranlarla dolu ana cadde üzerinde ilerledim. El işi ürünlerin sergilendiği yarı açık pazar yerinde yerel kostümler ile bir grup gencin sunduğu folklör gösterisini izleyip, tavsiye edilen kafe-restoran a gidip akşam yemeği yerine kendime bir keyif tatlısı sundum :) Tatlı dediğime bakmayın, 3 günde anca bitirebildim. Resmen bir porsiyon diye kafam kadar bir pasta getirdiler önüme :D
Tatlımı yedikten çayımı kahvemi içtikten sonra şehrin yarımada gibi olan merkezinin liman tarafındaki sahiline doğru indim. Liman tarafındaki balık restoranları ve klüpler haftaiçi bir gün olmasına rağmen baya hareketliydiler. İnsan cıvıltılarından biraz uzaklaşmak için içerilere doğru girdim ve evlerin olduğu sokaklarda ilerlerken, paranın kokusu ile ortaya karışık mimari her köşede ayrı bi şekilde ilgimi çekiyordu. Mükemmellik düzeyinde düzgün blok blok sokakları, kaldırım kenarındaki geniş yeşil bantlar ve sokakların sonunda okyanus ile denizin birleştiği uç 'punto' ya ulaştığımda dalgaların kayalara çarpışı, esen rüzgar ile tarifsiz bir duyguydu..
Yürüyüşüme biraz kıyıdan biraz şehir içinden devam ederek yarım adayı adımlayarak dolandım. Yürüyüşümün sonunda meşhur vahşi 'Brava' sahillerine gelmiş oldum. Ünlü pamaklar 'Los Dedos' heykelinin önünden geçtim. Gece ışıklandırması ile bambaşka bir etki yaratan heykel aslında hikayesi gereğince pek de hoş bir anlam taşımamaktadır. Bu vahşi sahillerde akıntıdan dolayı her sene çokça insanın ölmesine dikkat çekmek amaçlı yapılmış, neredeyse boğulan bir insanın imdat amaçlı parmaklarının suda son görünüşü şeklinde resmedilmiştir. Zamanla şehrin ikonikleşmiş bir parçası haline gelmiş. Bu sebeple Los Dedos hatıralıkları şehrin heryerinde bulunmakta idi.
Ertesi gün ise sabahtan gecesini gördüğüm Playas Bravas a gittim. İlk kısmında 'Peligro' yani tehlike bayrakları asılı olduğu için biraz daha ilerlemeye karar verdim. Yanlız başıma denize girmemin güvenli olmadığı uyarısını aldığım için insanların denize daha çok girdiği tarafa doğru yürümeye başladım. Denize girmenin daha çok dalgalarla oynamak olduğu bu sahillerde plajda oynanan aile oyunlarına, mini sörf tahtasıyla kıyıya vuran dalgalarla alıştırma yapan çocuklara bolca rastlayabilirsiniz. Bende bunun keyfini çıkararak incecik kumlarda ilerledim.
Türkiyenin kışından çıkıp kendini güney amerika sahillerinde bulan kızın keyfini hayal edebilirsiniz galiba. Bu keyif ile kilometrelerce olan Brava sahillerinde farkında olmadan baya bir yürümüşüm. Daha sonrasında Arjantin li bir aile ile birlikte dalgalarla oynamaya denize girdim ve saatlerin nasıl geçtiğinin pek de farkına varmadım..
Hikayemizin güzel kısmına aslında bu noktadan sonra 1 haftalık bir mola vermem gerekti..
Çünkü farkında olmadan uzaklaştığım hostelime dönüşümü mağlesef öğlen güneşinin altında yapmam gerekti ve sonrasında güneş çarpmasından kaynaklı bir baygınlık (hostelde başkalarıyla beraber kaldığıma sevindiğim bir nokta olmuş oldu), bir günde bitirilen 300ml lik güneş sonrası kremler (günlerece güneş varken kendimi içeri kapatmak suretiyle), yüksek ateş, bir kaç tüp yanık kremi (çünkü tenim su toplamaya başlamıştı), üzerine güneş alerjsinin etkisiyle başlayan şiddetli kaşıntı (alerji hapım listemin başında olmasına rağmen nasıl götürmeyi unutmuşum hala bilmiyorum) üzerine de kapanıştan önce deri dökmeden önce yaşanan bir başka uyku uyutmaz kaşıntı ile haftayı kapatmış bulunmaktayım..
Bu tatsız sürecin bile bile lades olduğunu bilsem de, hosteldekilerin yardımları, can sıkıntıma derman olan uzaktaki arkadaşlarımın ve buenos aires e döndüğümde nazımı çeken dayımın sayesinde atlatmış bulunmaktayım :)
Bir daha 50 faktör korumasından 2 m den fazla uzaklaşan ne olsun.. 2 olsun.. başka birşeye gerek yok bence :)
Bütün sıkıntısına rağmen keyifli bir gezinti oldu Uruguay, dönüş pek umduğum gibi değildi ama 3 ve 5 yaşlarındaki iki yol arkadaşım sayesinde çekilebilir hale geldi (kız çocuk oyalamak başka bir dünya imiş öğrenmiş oldum)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder